İlk değerlendirme

08 Haziran 2015
İlk değerlendirme

7 Haziran 2015 genel seçimi dün yapıldı. Yüzde 10 barajı, faşist İç Güvenlik Kanunu, yoğun terör, beyin yıkama, şantaj, sadaka, her türlü hile politikasına rağmen Erdoğan-AKP'nin gericilik, vurgunculuk ve savaş rejimi ağır bir yenilgiye uğradı, parlamentodaki çoğunluğunu açık biçimde yitirdi.

Mayıs-Haziran Direnişi'nin damgası
İki yıl önce Mayıs-Haziran 2013 Büyük Halk Direnişi'nde sokakları ve meydanları dolduran emekçiler bağımsızlık, laiklik, demokrasi, kamuculuk, adalet, barış doğrultusundaki temel özlemlerini, emperyalizmin ve işbirlikçi kapitalist oligarşinin despotizminden kurtulma arzularını eylemleriyle dile getirmişlerdi.

Fakat işçi sınıfı ve halk kitleleri yeterince örgütlü olmadığı; komünist, sosyalist, devrimci demokrat parti ve örgütler işçi sınıfı ve halk kitleleriyle yeterince birleşmiş olmadığı için bu özlem ve arzular gerçekleştirilemedi. Direnişçi milyonlar, düzen içi kestirme yollardan kurtuluş umuduna sevk edildi.

AKP'siz hükümet imkânı
Erdoğan-AKP ikidarına karşı ilkeli bir mücadele yürütmek, halkın demokratik iradesini hayata geçirmek yerine, kendilerini emperyalizme ve işbirlikçi kapitalist oligarşiye beğendirmeyi tercih eden parlamentodaki üç parti, CHP, MHP ve HDP, parlamentoda çoğunluğu sağladı. Seçim sonucu, bu üç partiye AKP'siz bir hükümet kurabilme imkânını açık farkla veriyor.

Erdoğan-AKP despotizminden, gericilikten, vurgunculuktan, savaştan, emperyalizmden bir an önce kurtulmak, barışa ve laikliğe derhal kavuşmak isteyen halk kitlelerinin mücadelesini parlamento içine hapseden bu üç partinin önüne, işte, istedikleri gibi tamamıyla parlamento kuralları içinde iktidar olma imkânı doğmuştur. Her üç parti seçimde halka verdikleri sözleri hemen yerine getirmelidir.

Bu üç partiden hiçbiri Erdoğan-AKP'ye, Türkiye ve başta Suriye olmak üzere bölge halklarına karşı işlediği insanlık suçlarını sürdürme imkânı vermemelidir. AKP'ye “azınlık hükümeti”, “koalisyon ortaklığı” veya “AKP'nin içinde olacağı bir hükümetle erken seçime gitme” fırsatı tanımamalıdır.

Büyük sermaye çevrelerinin hemen dile getirdiği “AKP'nin fabrika ayarlarına dönmesi”, “Erdoğan'ın normal cumhurbaşkanlığı sınırlarına çekilmesi” ve AKP'nin muhalif partilerden biriyle kuracağı koalisyonun mevcut düzeni sürdürmesi, büyük bir sahtekârlıktan ibarettir. Ağır yaralı Erdoğan-AKP'ye el uzatan, can simidi atan her parti, halkın iradesini çiğnemiş olacaktır.

Acil görev
Erdoğan-AKP despotizminin neoliberal yağmasından hesap sormak, taşeron sistemini kaldırmak, Yeni Osmanlı hayaliyle başlattığı Suriye savaşını durdurmak, IŞİD, Nusra, El Kaide, İhvan, Fetih gibi kod adlarını kullanan cehennem zebanilerine verdiği desteği kesmek, eğitimde “dindar ve kindar nesiller yaratma”sını önlemek, zorunlu din derslerini kaldırmak, toplumumuzu Tanzimat öncesine döndürmeyi amaçlayan işçi, emekçi, kadın, gençlik düşmanlığına son vermek, Kürt meselesini barış ve eşitlik içinde çözmek, Alevi toplumunu ve bütün kültür gruplarını baskıdan kurtarmak, adalet ve hukuku egemen kılmak, yurttaş eşitliğini gerçekleştirmek görevi önümüzde duruyor.

Gerçek özne
Bu görevi bizzat halkın kendi kaderini ele alarak kuracağı, bütün ulusal demokratik güçleri birleştiren bir halk hükümeti yerine getirebilir. Biz emperyalizme ve işbirlikçilerine güven vermeyi esas alan bir programı savunan ve parlamenter hayaller besleyen partilerin bu görevi yerine getiremeyeceğini çok iyi biliyoruz.

Kitlelerin siyasal deneyimi
Ne var ki, parlamentoda çoğunluğu ele geçiren CHP, MHP ve HDP'nin, özellikle de Gezi kitlelerinin oylarını toplayan CHP ve HDP'nin, emperyalist-kapitalist sistemin yoğun yönlendirmesiyle kendilerine umut bağlayan kitlelerin talepleri konusunda neyi yapıp yapamayacağının fiilen görülmesi, bu partilerin çapının bizzat kitlelerce deneyimlenmesi gerekiyor. Bu partilerin her birinin kendilerini Erdoğan-AKP'yle, emperyalizmle ve işbirlikçi kapitalist oligarşiyle nasıl ilişkilendirdiklerini, halkın temel taleplerini gerçekleştirme konusunda ne kadar niyetli ve muktedir olduklarının geniş kitleler tarafından kendi siyasal deneyimleriyle anlaşılması gerekiyor.

Mücadele sürecek
Biz ısrarla katı gerçekleri anlatarak halkla birlikte yürümeye devam edeceğiz. “İçine itildiğimiz karanlıktan rahatsızlık duyan geniş halk kesimlerini, seçim ve ötesine geçen bir mücadeleyi birlikte vermek için Haziran Meclislerimize davet eden” Birleşik Haziran Hareketi'ni güçlendireceğiz. Mayıs-Haziran 2013 Büyük Halk Direnişi'nde milyonlarca direnişçinin başlattığı mücadeleyi her koşulda sürdüreceğiz. Ufukta gözüken büyük toplumsal mücadeleler için yaygın ve sağlam bir örgütlenme seferberliğine ihtiyacımız var.